2 Nisan 2012 Pazartesi

Rüya Başkentler

   Eveeeet sevgili okuyucalarım, yine bir akşam ve ben yine yeni yeniden bir konuyla karşınızdayım. Bugüne kadar yazdığım yedi yazıda siyasetçilerden bahsettim hep ve siz de onların yeni yönlerini keşfettiniz benimle beraber. Bu sefer ise; dünyanın önde gelen ülkelerinden rüyalarımızı süsleyen başkentlerinden bahsedelim. Başkentler, ülkelerin en göz önünde olan şehirleridir, en büyük yatırımlar çoğu zaman bu şehirlere yapılırken kimi zaman da turistlerin en gözde mekanı haline gelebiliyor. Tabii ki hemen aklımıza bir iki örnek gelebiliyor ve aklınızda bir şeyler şekillenebiliyor :) Romantik Paris, Colosseum'un ev sahibi Roma, gizemli Kahire, matadorlar şehri Madrid, rüzgarlar şehri Bakü vs vs vs... Şimdi detaylıca bu şehirlere hem bir göz atalım hem de haklarında bir şeyler öğrenelim.

   Başkent denince akla gelen ilk şehirlerden biri hiç şüphesiz dünyanın en lezzetli yemeklerine sahip ülkelerden biri olan İtalya'nın, tarih boyunca en büyük imparatorluklara ev sahipliği yapmış şehri Roma'dır. Benim özel ilgim olan ülkelerden biri olan İtalya'nın, eğer bir gün gidersem ilk görmek istediğim şehri tabii ki başkent Roma'dan başka bir yer olamaz... Roma şehri, tarihte meşhur Roma İmparatorluğu'nun da başkentliğini yapmış tarihi dokusuyla, 14.000 yıldan beri Akdeniz'in incilerinden olmuştur. Tarihi yapısının yanı sıra dini açıdan da çok büyük bir öneme sahiptir Roma... Katolikler'in din merkezi olan Vatikan Roma'da yerleşmektedir ve her yıl milyonlarca Katolik Hristiyan sadece dini inanışları için bile olsa Roma'yı ziyaret etmektedir. Sadece dini açıdan değil aynı zamanda geçmiş asırlardaki devletçiliğin izlerini de günümüze taşımayı başarmış olan Roma, benim gibi siyaset okuyan veya okumuş insanların gözbebeği konumundadır. Site yapılı devlet biçiminden, günümüz devlet biçimine benzeyen yönetim şekline geçilmesinin esas şahidlerinden olan Roma, pek çok savaş, Ceasar gibi efsanevi yöneticilere ve pek çok yeniliklere de ev sahipliği yapmıştır. Tüm bu karakteristik özelliklerini yanı sıra, Colosseum yani günümüzdeki açık hava tiyatroları görünümünde olup, hem pek çok spor karşılaşmalara, düellolar ve agora konuşmalarına şahid olmuş efsanevi yapıya sahiptir. Colosseum bir anlamda İtalya'nın incisi Roma'nın sembolüdür aslında. M.S. 72 - 80 yılları arasında yapımı tamamlanan bu amfitiyatro, Roma medeniyeti ve mimarisinin en büyük örneğidir. 

Yaklaşık 2000 yılın verdiği yorgunluk ve yıpranmışlığa rağmen hala yaşarken görülmesi gereken en güzel yerlerden biri olsa gerek bu yapı :)


   Şimdi ise sıra hangi şehre geldi dersiniz? Tabii ki Fransa'nın yanı sıra romantizmin de başkenti olarak anılan, parfüm ve modanın odak noktası olan Paris... Paris, Roma kadar eski tarihe sahip değil belki, belki siyasi yaşanmışlıkları Orta Çağ'dan bu yana hareketlenmiş de olabilir. Ama yine de popülerlik açısından Roma'dan hiç de geri kalmıyor. Lakin günümüzde pek çok giyim, parfüm markasının anavatanıdır Paris. (Belki bu yüzden Roma'dan sonra gezmek istediğim 2.şehir Paris'tir. :) ) Paris'in sembolü olarak ise Eiffel Kulesi gösterilmektedir tartışmasız. Gustave Eiffel'in şirketi tarafından, Avrupa'nın tüm dengelerini bozan meşhur Fransız Devrimi'nin 100.yılına özel 1887-1889 yılları arasında inşa edilerek Paris'e armağan edilmiştir. Günümüzde Paris'i Paris yapan bir kaç faktörden biri tartışmasız Eiffel Kulesi'dir. 


   Batı başkentleri arasında en görkemli ve başdöndürücü olanlardan benim gözümde 3.sırada olan şehre geldi sıra... Ta ta ta taaaa sıradaki durağımız Matadorlar şehri Madrid!!! Benim İtalya'dan sonra en beğendiğim ikinci ülke olan İspanya'nın Roman kültürünün hakim olduğu başkenti Madrid'e bir göz atalım şimdi. İspanya'nın ihtişamlı kraliyet dönemlerinin en büyük şahidi olan Madrid, eski İspanya'nın ve Orta Çağ Avrupası'nın savaşlarının ve şaşalı dönemlerinin izleriyle günümüzde bile fazlasıyla ilgi ve turist toplayan başkentlerden biridir. Madrid, tarihte İspanyollar'dan önce Müslümanlar'ın etkisi altında olmuştur böylelikle çok çeşitli kültürlerin etkisiyle yoğrulmuş ve günümüzdeki muhteşem kalıbına oturmuştur. Günümüzde sadece İspanya'nın değil aynı zamanda Avrupa'nın da en gözde şehirlerinden biridir Madrid. Roma ve Paris'in aksine Madrid, sembol olarak bir yapıyı değil, kültürünün bir parçası olan "Matador Yarışları"yla tanınmaktadır. Usta matadorların kızgın boğalarla olan dansı İspanya'nın ve özellikle de Madrid'in sembolü haline gelmiştir. 


   Batı başkentlerinden sıyrılarak biraz medeniyetin beşiği Doğu'ya yönelim şimdi de... Doğu'nun kültür beşiği olan en geniş tarihe sahip ülkelerin başında gelen Mısır'ın başkenti Kahire'de sıra. Kahire hem medeniyet beşiği olması hem de gizemli yapısıyla gözleri kamaştırıyor. Muhteşem piramidlerin beşiği olmasıyla mı yoksa görkemli firavunlara şahitlik etmesiyle mi bu ihtişamına sahip dersiniz? Bence her ikisiyle de :) Dünyaca ünlü Giza piramidinin ev sahibi olan Kahire, günümüzde Arap dünyasının da en kalabalık şehri ünvanına sahiptir. Görkemli Sfenks, Giza Piramidleri ve  firavunlar dönemine ait yapılarıyla Doğu'nun incisi görünümündedir aynı zamanda. Tıpkı Roma gibi, Kahire de antik imparatorluklara ev sahipliği yapmıştır. Doğu'nun Roma İmparatorluğu olan Antik Mısır'ın başkentliğini yaptığı dönemden kalma yapılarıyla gizemli dokusunu elde etmiştir Kahire...




Sfenks ve Piramidlerin nasıl yapıldığı hala gizemini koruyan konulardan biridir. Günümüzdeki yapı teknolojileriyle çetinlikle inşa edilebilecek yapıların, M.Ö.'de nasıl yapıldığı gerçekten merak uyandırıcı bir durum...

   Veeee işte rüya başkentler turumuzun son durağındayız. Yani benim doğduğum ve ikinci Dubai olarak adlandırılan Azerbaycan'ın incisi olan şehir: Bakü... Bakü, Azerbaycan'ın en büyük şehri olmasının yanı sıra içinde bulunduğu Kafkasya Bölgesi'nin de en büyük ticaret merkezidir. Eski tarihlerde Albanlar, Araplar, Osmanlı ve İran işgallerinin etkisinde kalan Bakü, belki de günümüzdeki şahane görünümünü bu kültür karışımı sayesinde elde etmiştir. Bakü'yü Bakü yapan esas dönem, 19. yy'ın sonu 20.yy'ın başlarında yaşamış olan petrol zenginlerinin İtalya, Almanya, Fransa gibi ülkelerden getirilen büyük mimarlarca yapılan büyük ve ihtişamlı yapılardır. Bakü hem çok güzel bir şehir olmasının yanı sıra, "Rüzgarlar Şehri" olarak da anılan Hazar Denizi'nin kıyısında yer alan, tarihi ve modern dokuyu kendisinde incelikle birleştirmiş nadir şehirlerden biridir. Bakü'yü gezerken kendinizi Doğu'nun Avrupa'sında hissetme imkanınız vardır ve bu nedenle benim gönlümde apayrı yere sahiptir. :) Bakü'nün simgesi haline gelen yapı bana göre Kız Kalesi'dir. Kız Kalesi bugünlerde karada yerleşse de, yapıldığı dönemde Hazar Denizi'nde yer almaktaydı. Denizin gel-git sonucu çekilmesiyle bugün etrafında arabalar ve yayalar rahatça gezmektedir :) Azerbaycan'ın incisi olan bu şehirde yer alan yapılar arasında gözümüze en çok kültür-medeniyet mekanları çarpmaktadır. 






   Rüya başkentlere olan turumuzun sonuna geldik, bir dahaki konumuzda görüşmek üzere :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder