29 Mart 2012 Perşembe

Kumaşların Zarafeti, Takıların Parıltısı ve Kraliyetin Şaşası Eşliğinde Arap Dünyasının Kraliçeleri

   Arap Dünyası, içinde yer aldığımız uluslararası sistemin en şatafatlı ve en ışıl ışıl temsilcilerinden biridir. Aktör olarak hem siyasi hem de sosyo-ekonomik açıdan önemli yere sahip Arap Dünyası'nın sistem dahilindeki konumu; müzik için Fairouz, moda için ise Elie Saab'ın varlığı gibidir. Siyasi olarak sahip olduğu söz söyleme hakkı Şark dünyası için önem teşkil etmektedir ki keza günümüzde yaşanan pek çok sorunda en büyük etki kimi zaman Arap ülkeleri tarafından yaratılmaktadır. (bkz. Filistin-İsrail sorununun, İsrail-Arap dünyası sorununa dönüşmesi...). Peki nedir Arap Dünyası'nın sırrı? İrdelemekten büyük zevk duyacağım. :)

   Arap ülkelerinin, güce dayalı uluslararası sistemde bu denli söz sahibi olmasının sebebi tabii ki sahip olduğu doğal kaynakların getirisi olan maddi servetidir. Petrolü, Araplar'ın yaşam kaynağı olarak da görebiliriz. Petrol sayesinde yarattıkları servet, Arap Dünyası'nın bükülmez bileğini yaratmıştır ama bu sefer alışılanın aksine Araplar'ın siyasetteki konumundan çok, farklılık sebeplerini konuşalım biraz. Sistem dahilinde 190 kadar ülke vardır ve bu ülkelerin tamamının birbirinden farklı hususiyetleri de mevcuttur. Kimileri gelenek görenekleriyle, kimileri teknolojik gelişmişlikleriyle farklılık yaratırlar. Ama beni sanki, gelenek görenekleriyle farklılık yaratan ülkeler daha çok cezbediyor, sizce de öyle değil mi? İpekleriyle ünlü Çin, tapınaklarıyla başdöndüren Japonya, gizemli ve kadim İran ve tabii ki benim anavatanım, hem doğal hem manevi servetlere sahip topraklarda bölgenin ilk "Cumhuriyeti"nin kurulduğu Azerbaycan. Benim düşüncem, bir ülkeyi ülke yapan esas faktör, gelenek ve görenekleridir. Atalarımızdan miras aldığımız kültür ve medeniyet bizi biz yapan parçalardır. Araplar da miras aldıkları kültür ve medeniyet parçalarını günümüzde halen daha yaşatmaktadırlar... Özellikle kadınlarının giyimleriyle şıklıkları, takı konusundaki ustalıkları ve özellikle altına olan merakları; Arap Dünyası'nın şaşalı yaşamının vitrinidir. :) 

   Bu şaşalı yaşamın tabii ki esas yöneticileri de vardır yani krallar ve kraliçeler. Çocukluğumuzda 1001 Gece Masalları'nda duyup hayranı olduğumuz saray yaşantısının günümüz yansımasını yaşayan hanımlardan söz edelim biraz. Veee bugünki konumuz, güzellikleriyle baş döndüren "Arap Kraliçeleri"dir. Dünya'nın en beğenilen kadınları arasında yer alan bir kaç hanımdan başlayalım, hmm mesela Ürdün Kraliçesi Rania al Yassin bugunki yazımın baş karakteri olmalı. Kraliçe Rania, genç yaşına rağmen aldığı "kraliçelik" ünvanını layığıyla yerine getiren, aynı zamanda uluslararası platformlarda adından güzelliği ve yardımseverliğiyle çokça söz ettirmiş ve halen de söz ettirmekte olan bir hanımdır. Rania al Yassin, Kral II. Abdullah'ın eşi olarak 29 yaşında tahta oturmuştur. Dört çocuk annesi olan Kraliçe, kendini diğer kraliçelerden farklı olarak "halk"tan biri olarak gördüğünü dile getirmiştir. Amerikan Üniversitesi mezunu olan al Yassin, Filistin asıllı bir ailenin kızıdır. Hem marifetli hem şık hem de yardımseverliğiyle gönüllerde taht kurduğunu söylersem, sanırım yanlış olmaz. :)

   Tacının göz kamaştırıcılığının altındaki sade görüntüsü, O'nun hakkında söylenen tüm o güzel sözleri haklı çıkarır derecede... 
                                                     


      Bu resimde ise; peri masallarını andırır zarafetliğe sahip ama aynı zamanda güçlü karakterli olan Kraliçe al Yassin'i görüyoruz... Ve bence bu kıyafet O'na fazlasıyla yakışmış :).


                                  
 Aslında hepimiz, onların yaşantılarına imrenerek bakarız ve sanırım biraz da haklıyız... Ancak her şey bizim gördüğümüz şekilde "parfüm kokan zarafetlikle" yaşanmıyor onların hayatlarında... Kraliyeti temsil etmek ve her zaman ne olursa olsun mükemmel görünmeye çalışmak, beylerden çok hanımlar için daha zordur; eminim! Eee kadın olmak her zaman çook zor. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder