Bugün biraz da mezun oldukları üniversitelerin gurur kaynakları olan politikacıları ve eğitimlerini ne üzre aldıkları üzerine konuşalım. Siyasetçi, benim gözümde yüksek eğitimli olmak zorunda olan insandır. Çünkü günümüzde, gençlerin üniversite okumakla ilgili çeşitlli şüpheleri vardır ve ülkelerin en göz önünde olan insanları bu konuda örnek teşkil etmelidirler. Başarılı ve sevilen bir siyasinin, akademik geçmişi ne kadar başarılı olursa halkın gözünde o kadar artı puan kazanması kaçınılmazdır.
Küreselleşen dünyamızda pek çok konuda sınırlar kalktı, ilk olarak da eğitim-kültür konularında tabii ki... Eskiden insanlar kendi şehirlerinden çıkıp, eğitim almaya başka şehre gitmekte zorluk çekerken, günümüzde artık eğitim konusunda dünyanın dört bir tarafına gidilebiliyor. Ee ne demişler, "İlim Çin'de de olsa gidin!". Eğitim alanında olan sınırların ve zorlukların minimum düzeye inmiş olması küreselleşmenin nadir yararlarından biridir. Erasmus değişim programıyla Avrupa'nın çeşitli yerlerinden olan öğrenciler ve öğretim üyeleri, dönemlik veya senelik olmak üzere başka ülkelerdeki üniversitelerde eğitim alabilme ve çalışabilme şansını yakalıyorlar. Böylece hem yeni kültürleri yerinde keşfedebiliyor hem de yeni dil öğrenebiliyorlar. Eğitim alanında önümüz bu kadar açılmışken, vatandaşı olduğumuz ülkeyi yönetenlerin eğitimlerinin göz doldurucu olmaması bana göre büyük bir eksikliktir... Ancak tabii ki günümüzde eğitimleriyle baş döndüren liderler fazlasıyla mevcuttur ve şimdi dünyanın önde gelen ülkelerini yöneten insanların eğitim durumlarına bir göz atalım. :)
Söze benimle aynı bölümü okumuş siyasetçilerden biri olan Oğul Aliyev'le başlamak istiyorum. Aliyev, 1977'de Moskova Uluslararası İlişkiler Akademi'sine dahil olduktan sonra 1982'de başarılı şekilde mezun olarak diplomalı siyaset bilimciler sırasına dahil olmuştur. Aynı akademide tarih doktorasını da yapmasının ardından 1985-1990 yılları arasında mezun olduğu akademide öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Akademik düzeyde İngilizce, Rusça, Türkçe ve Fransızca bilen Aliyev; petrolü, doğal yer altı ve üstü kaynaklara sahip olması sebebiyle göz önünde olan Azerbaycan'ı layığıyla yönetmektedir. Bu başarılı siyasetçiliğinin temel taşları arasında en büyük pay tabii ki aldığı siyaset eğitimine düşmektedir.
Şimdi ise bir diğer bir başarılı devlet adamıyla söze devam edelim. ABD'nin ilk siyahi devlet başkanı Barack Obama alışılmışın dışında yürüttüğü siyaset ve ülkesinin ilk siyahi devlet başkanı olmasıyla seçildiği günden bu yana odak noktasında yer almaktadır. Peki Obama, düşünce yapısını şekillendiren faktörlerden biri olan eğitimini, nerede ve ne üzre almıştır? Barack Obama, hayli karışık üniversite yılları geçirmişe benziyor. İlk iki senesini Los Angeles'taki Occidental College'da geçirdikten sonra, New York'da yerleşen Columbia Üniversitesi'ne geçiş yaparak, 1983'te Siyaset Bilimi bölümünden mezun olmuştur. Columbia Üniversitesi'nden sonra eğitim alanında kendini geliştirmeye devam eden Obama, Harvard Law School'dan da mezun olarak hem diplomalı siyaset bilimcisi hem de hukukçu ünvanını almıştır. Doktorasını da yine hukuk üzre yapan Obama, üniversite hayatının ikinci aşaması olan Harvard'da öğrenci gazeteciliğiyle de ilgilenmiştir. Akademik kariyerini dolu dolu yapmış olan başkan, geldiği bu konuma fazlasıyla layık gibi görünüyor...
İçinde bulunduğumuz Avrasya bölgesinin başarılı devlet başkanlarından olan Mikheil Saakashvili'den de bahsedelim biraz. Kiev Devlet Üniversitesi'nin Uluslararası Hukuk bölümünden 1992 yılında mezun olan Saakashvili, eğitimini Columbia Üniversitesi ve George Washington Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde devam ettirmiş, 1995 yılında ise; Strasbourg 'da yer alan Uluslararası İnsan Hakları Enstitüsü'nden mezun olarak akademik yaşamına son koymuştur. Gürcistan gibi jeopolitik öneme sahip bir ülkenin en huzurlu ve dengeli döneminin Saakashvili dönemiyle paralel olmasına şaşırmamak lazım lakin kendisi siyaset ve hukuk alanında aldığı eğitimlerle yürüttüğü denge politikasının meyvesini toplamaktadır.
Aslında politikacıların aldığı eğitimin siyasi yaşamlarındaki önemi oldukça fazladır. Siyaset, hukuk gibi bölümlerde başarı sağlamış siyasetçilerle, siyasetle alakası olmayan bölümlerden mezun politikacılar arasında fark net olarak görülmektedir. Sihirli bir değneğim olsaydı eğer, uluslararası sistem dahilindeki tüm ülkelerin esas politikacılarının tamamını siyaset ve hukuk mezunu kişilerden seçerdim. Siyaset her ne kadar laf yarışı olarak görünen basit bir konu gibi düşünülse de kulaktan dolma yapılan siyasetle eğitimini almış kişilerce yapılanlar arasında uçurumlar vardır. Umarım bundan sonra geleceğimizi doğrudan etkileyen konular, uzman kişilerce düzgün kalıplara sokularak şekillendirir. Kim bilir belki o zaman savaşsız ve düzgün siyasetin şahidi oluruz. :)